Sex Hikayeleri

1 sene önce - Admin Ekledi - 708 Kez Okundu

Pamuk Gibi Vücudu Vardı

Pamuk Gibi Vücudu Vardı

Bir anda, “Şşştt… Bunu söylemenin nedeninin bir kısmı alkol, bir kısmı ise benden etkilenmen. Bunun gerçek hislerin olup olmadığını düşünmen için zamana ihtiyacın var ve daha beni 5-6 saattir tanıyorsun. Şu ana kadar karşına çıkan kadınlardan farklı olmam, seninle güzel anlaşacağım anlamına gelmez, ya da bana aşık olacağın anlamına da gelmez. O yüzden bu konuyu şimdi burada kapatmamız gerekiyor.” diyerek bana cevabımı verdi. O kadar güzel konuşuyor, konuyu o kadar güzel bağlıyordu ki, tek diyebildiğim, “Pekala!” oldu.

O akşam odama gittiğimde hemen telefonu elime aldım ve Gülriz ablaya olanları uzun uzun anlattım. Gülriz abla yazdıklarımı okuduktan sonra çok kısa bir cümle kurdu: “Ulan, aşık olmuşsun sen!” diye. Tabii ya, içimde konduramadığım ve uzun süredir düşünmediğim konuydu bu: Aşk! Böyle bir şeyi belki de hayatımda ilk kez hissetmemden dolayı ne olduğunu çözememiş, sadece ‘Tuhaf bir şeyler hissediyorum işte.’ diyerek geçiştirmiştim. Gülriz abla ise teşhisi şıp diye koymuştu. Bu yaşadığım duygu, aşktı.

Artık bir sonraki gün işin bitmesi için can atıyor, iş biter bitmez de hemen Sedef’in evine gidiyordum. O da benim bu heyecanlı davranışlarıma alışmıştı. Öyle ki, bir süre sonra aşırı samimi olmuştuk. Eve rahat rahat, kapıyı vurmadan girip çıkıyordum. Hatta evinin anahtarını bile bana vermişti. Tanışmamızın üzerinden 5, oraya gelişimin üzerinden ise 8 gün geçmişti. Yine bir akşam tadilatı bitirip oturma faslına geçince, “Sedef, 10 erkek bir odada kalıyoruz. İzin verirsen ben burada kalabilir miyim?” dedim. Güldü ve “10 erkek bir arada ha?” deyip, biraz daha sesli bir kahkaha attı ve “Tabii ki kalabilirsin!” dedi. O günden sonra ise Sedef’te kalmaya başladım.

Günler akıp gidiyordu, ama benim aklımda ne Gülriz ablaya verdiğim söz, ne de buraya geliş amacım kalmıştı. Her gün, gün bitse de Sedef’in yanına geçsem diye düşünüyordum. Burada kaldığımız süre boyunca benimle birlikte gelen tüm arkadaşlar ortam yapmış, kızlarla ilişki kurmuş hatta birçok kızla birlikte olmuşlardı. Ben ise Sedef’in haricinde bir kadını düşünemiyordum. Daha doğrusu, Sedef dışında birisine ilgimi yöneltmek istemiyordum. Kadın resmen benim aklımı başımdan almıştı.

Oraya gelişimin üstünden artık 2 hafta kadar geçmişti. Bu 2 hafta içinde de Sedef ile çok samimi olmuştuk. Onun evinde kalıyor, resmen aynı evde yaşayan iki ev arkadaşı gibi davranıyorduk. Birbirimizin yanında da epey rahat davranmaya başlamıştık. Planlar yapıyor, ara sıra dışarıya çıkıp dağıtıyor, bazen de evde kendi soframızı hazırlayıp kendimiz alem yapıyorduk.

En sonunda Sedef’in evindeki tadilat işini de bitirmiştim. İki tarafta da çalıştığım için biraz uzun sürse bile yine de fena bir iş çıkmamıştı. Sedef de yaptığım tadilatı çok beğenmişti ve “Gerçekten bu işten anlıyorsun!” diyerek yanağıma ufak bir öpücük kondurmuştu. Tabii Sedef ile aynı evde yaşamaya alışmıştım alışmasına, ama yine bana her yaklaştığında, her dokunduğunda, her sarıldığında bir parça tuhaf hissetmeye devam ediyordum.

Sedef gerçek anlamda bir hanımefendiydi; kendini, duygularını, iradesini o kadar güzel idare edebiliyordu ki, hem benimle ufak oyunlar oynuyordu ama benim ona açılacağımı hissettiği anda da işin içinden ustalıkla sıyrılıyordu. Birkaç kez ona kendimi ve duygularımı açma girişiminde bulundum, ama her seferinde (beni de kırmadan) konuyu o kadar güzel bağlayıp kapattı ki, kadının zekasına hayret ettim.

Bir gece, dışarıdan gelmiştik ve hafif alkollüydük. Onun üstünde spor, ipek bir gömlek ve altında kısacık bir şort vardı. Gülümseyerek beni yanağımdan öptü ve “İyi geceler.” diyerek odasına çekildi. 10 dakika kadar sonra cesaretimi topladım ve odasına gittim. Kapıyı tıklattım ve yavaş yavaş açmaya başladım. Ayaktaydı. Üstüne, şarap kırmızısı ve biraz göğüs dekoltesi olan gecelik giymişti. Geceliğin alt kısmı, kalçalarının hemen altında bitiyordu. Gerçekten harika gözüküyordu. İçeriye girdim ve yavaş yavaş ona doğru yaklaşmaya başladım. Sedef her anı çok iyi kullanan bir kadındı, ama hem alkolün etkisinden, hem de odasına geleceğimi düşünmemesinden dolayı afallamıştı.

Onun toparlanmasına imkan vermeden hafifçe ellerimi onun ellerine koydum ve “Sanırım bana artık yeterince güveniyorsun, değil mi?” dedim ve olası bir ters cevabını almayı beklemeden, “Bu gece sanırım seninle uyuyabilirim.” dedim. Gülümsedi sadece, bir şey demedi. Yatağına doğru yürüdüm, aynı anda yatağa oturup yan yana sırtüstü uzandık. İkimizde de garip bir gerginlik vardı. Sanki liseli çocuklar gibi ilk kez baş başa kalmış gibi hissediyorduk. Sedef hafifçe bana döndü ve “Biliyor musun, uzun zamandır ilk kez bir erkekle uyuyorum.” dedi. Hem şaşırmış, hem özel hissetmiştim. Onu göğsüme yatırdım, hafifçe vücuduma ellerini sardı ve o şekilde uyuduk. O gece aramızda hiçbir şey olmadı, ki gerçekten de olması ile alakalı en ufak bir şey bile düşünmemiştim. Sedef’e dokunmak, sarılmak, onunla uyumak çok hoşuma gitmişti.

Sabah uyandığımda, o halen kollarımda bir bebek gibi yatıyordu. Ne yapacaktım? Nasıl uyandırmalıydım? Dudaklarını öperek uyandırsam çok mu ileri gitmiş olurdum? Bu sorular eşliğinde birkaç dakika onun uykulu halini seyrettim. Sonra da yanağından hafifçe öperek, “Hadi bakalım, uyanma vakti.” dedim. Sızlanarak, biraz da naz yaparak yatakta döndü. Ben de o sırada kalkıp, mutfağa indim ve kahvaltıyı hazırlamaya başladım.

10 dakika sonra, sabah uyku mahmurluğunun verdiği güzellik ile geldi. Belinden çekip, boynuna ufak bir öpücük kondurdum. Gülümsedi ve mutfaktaki sandalyelerden birisine oturarak masadakilerden atıştırmaya başladı. Ara sıra masanın ucundaki şeylere uzanmak için poposunu kaldırınca, gecelik de onunla birlikte sıyrılıyordu ve ben de o sırada Sedef’e dokunmamak için kendimi zor tutuyordum. En son tüm hazırlıkları bitirince, yerime oturmadan önce karnına sarılıp boynunu öptüm ve öyle geçtim.

Mutlu bir yaşantı sürüyorduk. Burada geçirdiğim 2 hafta cennet gibi gelmişti. Artık iyice sevgili gibi davranıyor, birlikte uyuyup uyanıyor ve birlikte bir şeyler yapıyorduk. Ona dokunmama, sarılmama, iltifatlar etmeme çoktan alışmıştı. Ben de sınırımı biliyor ve geçmiyordum. Ancak süre yavaş yavaş doluyordu. 3. Haftanın içine girdiğimizde ise beni hafiften bir üzüntü kaplamıştı. Sedef sürekli, “Ne oldu? Sende bir durgunluk var, hasta mısın?” diye soruyordu, ama ona anlatamıyordum.

En sonunda, içtiğim 6-7 şişe biranın da etkisiyle, her şeyi ona açıkladım: “Seni kaybetmekten, tekrardan o çöplüğe dönmekten korkuyorum.” dedim. Sonrasında ise, “Bilmediğin bir şey var. Sana anlattım buraya gelme hikayemi, ama Çeşme’ye gelmemin hikayesini tam olarak bilmiyorsun. Ben şu an 500 Dolar borçluyum ve işimi bile kaybetme tehlikesi altındayım. Buraya geldim çünkü esas amacım burada bir inşaatta çalışmak değildi. Bu 1 ay içerisinde, zengin bir kadın bulup ona yanaşmaktı. Sonra sen çıktın karşıma, kabul ediyorum ilk başta sana da bu amaçla yanaştım, ama sonrasında sen beni gerçekten etkiledin.” dedim. Sedef yüzüme şaşkın şaşkın bakıyordu. “Şimdi ise senden ayrılacağım için çok üzgünüm.” diye bitirdim.

Sedef’in kızıp kızmayacağını, bana neler saydıracağını veya nasıl tepki vereceğini düşünemiyordum. Donuk bir ifadeyle yüzüme bakıyordu sadece. Daha sonra yerinden kalktı, alkollerin durduğu komodinin üstüne gitti ve kendine bir bardak viski doldurdu. Sonra da karşıma geçti ve “Sen tam bir orospu çocuğusun!” diyerek gülmeye başladı. Acaba kızgınlıktan mı gülüyordu, yoksa gerçekten bunu kafaya takmamış mıydı? Biraz tedirgindim o yüzden gülemiyordum. Birkaç saniye sonra, “Demek buraya zengin kadın tavlamaya geldin ha?” dedi ve yine kahkahalarla gülmeye başladı. “Demek gitmek istemiyorsun?” dedi, ama bunu artık gülmeyi kesmeye başlamışken söylemişti. “Peki o halde, gitme!” dedi.

Ona, “Ama gitmezsem… nasıl… para kazanacağım?” diye tedirgin tedirgin sordum. Biraz sakinleştikten sonra viskisini bitirdi ve kadehi bana uzatarak, “Eğer bir kadeh viski doldurup getirirsen, nasıl yapacağını anlatırım.” dedi. Kadehini kaptığım gibi viskisini doldurup getirdim ve heyecanlı bir çocuk gibi karşısına geçtim. Sedef karşımda bağdaş kurar gibi oturdu ve anlatmaya başladı:

“Bak, o Gülriz orospusunu iyi tanırım. Sizin şirkette çok büyük olmasa da bir hissem var. O yüzden birkaç kez de gelmiştim, ama şirketin ana hissedarlarından olmadığım için genel toplantılar ve konferanslar haricinde çok fazla gelmem. Gülriz orospusu belli ki seni de ağına düşürmüş. Bu kaşar böyledir; oraya gelen işçiler arasından azıcık iyi bulduğunu bu zengin muhitlerine gönderir. Buraya gelen işçi gruplarının arasında biliriz ki mutlaka 1 ya da 2 tanesi bu amaçla gelmiştir. Yani sen, muhtemelen o avlamaya çalıştığın zengin kadınlarının çoğunun zaten aklındaydın. Gülriz tabii kendini bu işlerin ustası sanan birisi, ama öyle olmadığını kendi de biliyor. Orada sana yaptığı hava cıva tamamen boş, seni esas olarak adam edecek kişiler burada. Madem ki bu kadar istiyorsun bu işi, pekala. Ama bu iş senin öyle porno filmlerinde gördüğün gibi olmayacak.”

“Birincisi, buradaki kadınların hepsinin medyada ve iş sektöründe önemli itibarları var. Böyle bir skandalın duyulması demek, herkesin foyasının meydana çıkması demektir. Buradaki kadınlar bir gece önce alkollü grup seks partisi yaparlar ve kocalarını aldatırlar, ama bir sonraki gün hiçbir şey olmamış gibi birbirlerinin yüzüne güler, birlikte çay partisi yaparlar. Birisinin gizlisinin açığa çıkması demek, hepsinin sırlarının açığa çıkması demektir. O yüzden buraya girecek erkek sadece iyi bir sikici değil, aynı zamanda ağzı kapalı bir sır tutucu olması lazımdır.”

“İkincisi, eş seçme ya da partner beğenmeme gibi bir durumun yok. Yeri geldiğinde sana 80 yaşındaki bir moruk da gelebilir, 18 yaşındaki genç bir körpe de gelebilir. Senin vazifen sadece işini yapmak, paranı almak ve ses çıkartmamaktır. Üçüncüsü, sana söylenen her şeyi de yapmak zorundasın. Şunu yapmam, bunu yapmam, bunu etmem deme hakkın yok. Buradakilerin o kadar zengin ve kibar göründüğüne bakma; senden öyle şeyler isteyecekler ki, aklın çıkacak. Ve tabii en önemlisi de ukalalık, ben oldumculuk yapmayacaksın. Buradaki insanların nezih göründüğüne bakma, isterlerse seni öyle bir kaybederler, öyle bir hayatını kaydırırlar ki şok olursun.” dedi.

Bu uzun tiradı hiç beklemiyordum. Şok olmuştum, ama başka bir çıkış yolum yoktu. Daha sonra, “Kabul ediyor musun?” dedi. Kafamı evet anlamında salladım. Eline aldığı çeki imzaladı ve “Bunu al, Gülriz’e yolla. Merak etme klasik olarak orayla da bağını keseceksin. Gülriz bunu çok iyi biliyor. Bu çeki yolladıktan sonra bir daha Gülriz ile görüşmeyeceksin, zaten o da telefonunu falan kaybedecektir ortalıktan. Ona göre, artık İstanbul’daki hayatını unut!” dedi.

Sedef’in dediklerini kabul ettim. Bana, “Peki o halde, geç bakalım şöyle!” diyerek beni önüne alarak üst kata çıkarttı. Bu evde kaldığım 2-3 haftalık dönem içerisinde hiç girmediğim odalardan birisine girdim. Etrafta çok az eşya vardı. Kenarda duran kamera tripodunu kurdu ve “Çıkart bakalım üstündekileri!” dedi. Bu tabii ki Gülriz ablanın telefon kamerasıyla yapılan bir iş değildi, buradaki her şey daha pahalı ve daha moderndi.

Soyundum, en son boxerimi de çıkartınca Sedef güldü ve “Hmm, elimizde güzel bir maden var bu sefer!” dedi sikimi kastederek. Önce birkaç poz fotoğrafımı aldı inik haldeyken, sonra ise sikimi kaldırmamı istedi. Biraz okşamamla birlikte dimdik olunca, birkaç pozu da böyle çekti ve kamerayı laptopuna bağlayarak fotoğrafları aktardı. “Yarın senin işini hallederiz, sonrasında da seni beğenen birilerini bulmayı umacağız.” dedi ve önüme bakarak, “Yalnız hiç fena değilmişsin, böylesini görmedim!” diyerek aniden sikime elini attı.

Sedef’in bu karakter değişimine çok şaşırmıştım. O kibar, çekingen, sınırını iyi çizen kadın gitmiş; yerine bambaşka bir kadın gelmişti. Sanırım o bahsettiği yüze gülüp, arkadan farklı işler çevirme durumu olacaktı ve ben de susacaktım. “Seni ilk biz deneyelim bakalım!” diye kıçıma sert bir şaplak attı. Daha sonra, bir köpeğin tasmasından tutar gibi sikimden tutarak beni yavaş yavaş yatak odasına doğru götürdü. Yatağa attığında ise heyecandan ölecek gibiydim. Beni yatağa ittirdikten sonra üstündeki mavi askılı bluzu çıkarttı. İçinde sütyen yoktu. İlk kez Sedef’in yuvarlak ve dik memelerini görüyordum.

Yatağa çıktı, bacaklarımın iki yanına dizlerini açarak oturdu ve eğilip sikimi emmeye başladı. Bu sırada da gözlerime harika bakışlar atıyordu. O attığı bakışlar beni daha fazla azdırıyordu diyebilirim. Ellerimi saçlarına attım ve bastırmaya, onun ritmine uymaya başladım. Sedef birkaç kez denemeden sonra köküne kadar alıp, siyah sikimi ağzının içinde kaybetmeyi başarmıştı. Biraz emdikten sonra kalktı, hareketleri aynı bir porno star gibiydi. Arkasını döndü, kalçasını geriye doğru çıkartarak şortunu indirdiğinde içinde siyah bir tanga gördüm. O an üstüne atlayıp, onu parçalamamak için kendimi zor tuttum.

Üstüme çıktı, yavaş yavaş dizleriyle yatakta yürüdü ve başımın üstüne gelip tangasını sıyırdı. Amını bastırarak yüzüme dayadı ve emdirmeye başladı. Yatakta epey dominant bir kadındı. Ben de o anın azgınlığıyla, ellerimle güzel kalçalarını okşayarak yalıyordum o güzel amını. Dilimi hafifçe içine soktukça, hırlar gibi sesler çıkartarak inliyordu. İyice sulandıktan sonra vakit kaybetmemek ister gibi hızla kucağıma geldi, arkasını bana döndü ve kalçasını hafifçe sallayarak sikimi tutup, amına dayadı. O güzel am dudaklarının içinde kalkmış sikim gittikçe kayboluyordu. Sikimi bu kadar rahat almasına şaşırmıştım. Bağırıyordu, çığlık atıyor ve inliyordu, ama hiç durmadan, rahatça da alabiliyordu.

Uzun uzun, sertçe kendini bana vurdura vurdura kucağımda zıpladı. O kadar sert zıplıyordu ki, kalçaları kıpkırmızı oldu daha ben dokunmadan. Kendisi sanırım acı çekmeyi de seviyordu. Saçlarından asılıp götüne sert bir tokat attım. Kısa bir, “Ahh!” diye bağırdı, ama sonra gülerek zıplamaya devam etti. 20 dakika kadar sonra kalktı üstümden, bu sefer belini harika bir şekilde kırarak domaldı. Arkasına geçtim, sikimi amına bastırdım ve hızla girmeye devam ettim. Taşaklarım, amına değene kadar kendimi çekmeden girip çıkıyordum. Makine gibi giriyordum içine, hatta omuzlarından tutuyordum dengesi bozulmasın diye. Hiç acımadan, elimden geldiği kadar sert ve hızlı bir şekilde sokuyordum yarrağımı.

Sanırım 40-45 dakika boyunca sadece seks yapmıştık… O kadar azgın olmama ve uzun süredir boşalmamama rağmen resmen tenini bırakamıyordum. En sonunda boşalacağımı anladım; ama sanki o da benimle birlikte anlamıştı. Çıktı önümden ve diz çöktü yerde. Sikimi okşaya okşaya yüzüne doğru çevirdi sikimi, bir süre sonra da tüm döllerim, Sedef’in güzel yüzüne patladı. Sedef halinden memnun halde, yüzünde hafif bir tebessümle kalktı ve yüzündeki döllerin bir parçasını parmağıyla alıp, yaladıktan sonra banyoya geçti. Heyecandan ölüyordum…